Sincan Diş KANAL TEDAVİSİ | Diş Apsesi | Ankara Diş Hekimi Sincan Diş Kliniği - Diş Hekimi Ankara : Aysun İĞNELİ Diş Kliniği Sincan

İçeriğe git
ENDODONTİ
(DİŞ KANAL TEDAVİSİ)
DİŞ KANAL TEDAVİSİ NEDİR?
Diş Kanalı Tedavisi; diş içerisindeki sinir ve damar ağını kapsayan diş pulpası bölümünü tutan ve diş apsesi gibi enfeksiyonlara sebep olabilen iltihabi durumlarda, dişin özünü barındıran diş kanalını temizlemek üzere yapılan minor cerrahi operasyonudur.

Diş Kanalı ise; dişin çene kemiğine tutunduğu kök ucunda başlayarak boyun ve taç kısımları boyunca devam eden, içerisinde damar-sinir paketini barındıran diş içi tünelidir.
Diş KANAL'ı Nedir?

DİŞ KANALI

Yukarıdaki resimde; gerçek bir Dişin Kök-Kanal Yapısı'nın kesiti görülmektedir.

Rehberimizin Temel Bilgiler kısmındaki ilk konu olan; Dişlerin Anatomik Yapısı bahsinde anlatıldığı üzere, DİŞİN KANALI; dişin çene kemiğine tutunduğu ucunda başlayarak diş kökü (radix), boynu (collum) ve taç ( KRON - Crown) kısmı boyunca devam eden diş içi tünelidir.

İçerisinde, yine temel bilgiler ve Diş Kökü Damar-Sinir Paketi bahsi geçen sayfamızda resimlerle özetlendiği üzere, yoğun bir damar-sinir ağı bulunur.
 

Gerçek Diş Kesitinde Diş Kanalı ve fikse edilmiş pulpa (damar-sinir-destek dokusu paketi)

Canlı dokuda, diş içerisindeki sinir-damar paketi - diş pulpası, çıplak gözle bakıldığında, sıradan bir parça "et" görünümünden ayırt edilebilemez. Ancak mikroskop altında, yapısı dahiliyetindeki yoğun sinir ağı (ağrı ve diğer "his"leri beyin'e iletebilmesinde görevli) ve zengin damar dokusu (dişin iç ve dış katmanlarının tümünün beslenmesinden sorumlu) ve diş'in oluşumu ve varlığının sürekliliği için hayati öneme sahip destek hücreleri gözlenebilir.

Yumuşak doku'dan oluşan bu diş-pulpası, vücuttaki en sert doku olan diş-kemik-mine'si içesinde sıkıca hapsedilmiştir ve normal şartlar altında dışarısı ile hiçbir bağlantısı yoktur. Dişin içinde ikâme ettiği boşluğun adı da "diş kanalı" ismini alır. Gençlerde bu kanal (resimde görüldüğü gibi) oldukça geniş ve içi tamamen diş pulpası tarafından doldurulmuş haldedir. İnsan yaşı ilerledikçe, diş pulpası - diş özü de, kemik üreterek diş yapısına katkı sağlamaya devam ettiğinden, içinde bulunduğu kanalın da çapını daraltır. Diş kanalı içerisindeki diş pulpası, sağlıklı formunu sürdürdüğü sürece, dişi de sağlıklı ve fonksiyonel tutmak için gerekli altyapı donanımını sağlar. Diş kemik yapsının dayanıklılığının sürekliliği için hayâti önem taşıyan, dengeli oranlarda su-besin-mineral ihtiyaçlarını, diş pulpası temin eder. Böylelikle dişler yüksek basınçlar altında işlevselliklerini sürdürebilmekte, darbelere karşı yeterli dirayetteki güçlü yapılarını idame ettirebilmektedirler.
KANAL TEDAVİSİ NEDEN GEREKİR?
Kanal tedavisi; kısaca şu resimdeki kişi durumuna gelmemek için gereklidir.

Kendi başına bırakıldığında, dişin içindeki pulpa/diş-özü'nün hastalanması için hiçbir mantıklı sebep yoktur. Ancak, ennihayetinde, diş pulpası da pek çok diğer vücut dokusu gibi, eninde sonunda bir "yumuşak-doku" yapısıdır ve başına gelen sıradışı durumlara kendi meşrebince bir tepki koyar - reaksiyon verir...

Örneğin, diğer bir yumuşak doku olan parmağımızı ele alalım : Parmak travması/kesiği durumunda, veya bir tırnak iltihabı hâlinde, parmaktaki yumuşak doku, hem kendi-öz hücreleri, hem de içerisindeki beslenme ve diğer destek görevleri için var olan kılcal damarlardan doku içerisine sızan kan hücreleri vasıtası ile de, derhal bir seferberlik başlatarak reaksiyon verir. İlk önce yoğun "ağrı" hissedilir (beyin'i uyarıyor : "burada bir sorun var, önlem al" diye...), bunu takip eden kısa süre içerisinde parmak yumuşak dokusu içerisinde toplanan vücut savunma/destek hücrelerinin yarattığı kimyasal süreçler sonucu bölgesel şişme - ödem oluşur. Parmak kızarır/morarır ve sıcaklığı artar.

"Ağrı + Ödem + kızarma + ısınma" = enflamasyon / enfeksiyon bulgularıdır.

Diş pulpası'da, parmakta görüldüğünün aynı şekli ile "enfeksiyon bulguları" verir.

İşte başta, normal bir insan için katlanılmaz derecede ağrı yapan bu enfeksiyon bulguları, sonrasında ise bu enfeksiyonun sebep olacağı müteakip sıkıntılar nedeni ile diş kanal tedavisi elzem bir hâl alır.
DİŞ ENFEKSİYONU NASIL OLUŞUR? - DİŞ AĞRISI İLE İLİŞKİSİ NEDİR?
 
 
Diş pulpasında enfeksiyon gelişebilmesi için en önemli nedenlerin başında, dişin kanal yapısı içerisine kadar sirayet edebilecek derinlikte olduğunda, sinir/damar paketi ile temas eden diş çürüğü sayılabilir. Diş kanalı içerisindeki diş sinirlerinin enflamasyonuna sebep olabilecek diğer nedenler arasında, diş travması sayılabilir (örneğin, ağzın ortasına yenen şiddetli bir yumruk, akabinde kök içerisindeki damar organizasyonunun hasarlanmasına bağlı sekonder enflamasyon...).

Varsayalım ki, dişinizde bir çürük var ve diş pulpasına dokunabilecek kadar da derinleşmiş. Öncelikle, diş çürüğünün diş kanalı içerisindeki pulpaya dokunduğu yerde bir miktar şişme-ödem görülmesi beklenir. Yukarıdaki parmak örneğinin aksine, dar bir alan olan (yani içindeki yapıların genişleyebileceği ekstra bir alan muhtevasına sahip bulunmayan) diş kanalı içerisindeki diş pulpası, gelişen ödem-şişme nedeniyle, "sıkışır". Bu sıkışma nedeniyle, dişin beslenme ve oksijen almasını sağlayan  pulpa içerisindeki kılcal damarlar da sıkışır, ve uğradıkları bası nedeni ile içlerinden kan geçemez olur. Bu durumun tıbbi adı "iskemi" (doku kanlanmasının bozulmasına  bağlı gelişen beslenme/oksijen yetersizliği)dir.

Bunu; parmağımıza sıkıca bir lastik dolayıp, uzunca bir süre beklediğimizde gelişen duruma benzetebiliriz. ÇOK ŞİDDETLİ AĞRI hissedilir. Diş kanalı içerisinden beyin'e durumu sinyallerle ileten sinir hücreleri, oluşturdukları alarm durumu neticesinde ŞİDDETLİ DİŞ AĞRISI hissi yaratılmasına neden olurlar. Diş kanalı içerisindeki pulpa'nın enfeksiyonu ile gelişen sürece bağlı oluşan şiddetli diş ağrısından daha kötü bir durum varsa o da; oluşan bu iskemi hâlinin geri dönüşsüz ve hatta bilakis ilerleyici oluşudur. İskemi nedeniyle oluşan ödem, damarların daha fazla kapanmasına sebep olarak, iskemiyi arttırır ve artan iskemi daha fazla ödem yaptıkça... bu böyle sürüp giderken diş kökü içerisinde oluşan bu "kısır döngü" neticesinde, ennihayetinde diş pulpası içeriğindeki tüm kan dolaşımı durur. Diş kanalı içerisindeki diş pulpası ölür.

Diş pulpası öldüğünde, muhtevasındaki sinirlerin de öleceği, ve dolayısı ile ağrıya sebep olan sinirler ortadan kalktığı için diş ağrısının da kesileceği düşünülebilir. Gerçekten de "bazen" bu şekilde olur. Ancak çoğunlukla, ağrı şiddetle devam eder ve kronikleşir. Bunun sebebi, diş pulpası içindeki "sinir ağı"nı oluşturan network'un, sinir hücrelerinin kendileri tarafından değil, "axon" denen uzantıları ile oluşturulmasıdır. Sinir hücrelerinin gövdeleri (yâni sinir hücresinin kendisi), dişin içinde yaşamaz. Sinir hücrelerinin pek çoğunun gövdesi, ganglion denen kafa içi sinir odacıklarında bulunur. Pulpa ölse bile, içerisine uzanan sinir hücresi aksonları, dişin dışında bir yerde yaşayan bu sinir hücresinin gövdesinden çıkıp uzakdıkları yol boyunca kendi ana-hücresi içinden beslenmeye devam ederek işlevsel kalabilirler. Bazen de pulpa içerisindeki şartlar o kadar kötü olur ki, sinir hücresinin diş kökü dışında bulunan gövdesi, uzattığı bu akson dalından ümidi keser ve axon bağlantısını işlevsizleştirir/öldürür. Bu şekilde gelişen oto-amputasyon akabinde, şiddetli diş ağrısı, ileri evre diş kökü enfeksiyonlarında, kendiliğinden kesilebilir. Ancak çok daha yüksek oranda görülen şekli, bu ağrının "kronik diş ağrısı" şeklinde nuzül etmesidir.
 
 
"Kronik diş ağrısı" formuna geçiş yapmış, sürekli diş ağrısı yaratan dişlerde, dişte sıcak hassasiyeti, soğuk hassasiyeti mevcuttur. Bunun sebebi, zaten zor/rahatsız durumda olan diş kökü içerisindeki sinir liflerinin, artık şirazesinin kaymış olması, tüm uyaranlara karşı aşırı tepki vermeye başlamış olmasıdır. (Bi çeşit sinir hastası olmaları gibi, her şeye aşırı tepki vermek, her şeyden rahatsız olmak ruh hâli... :) ) Ne de olsa, canlı canlı bir mezara gömülmüş gibi, çevresindeki ölü doku /nekroz / diş iltihabı alanı içerisinde diri diri gömülmek zorunda kalmış diş sinir liflerinin bu "isyan"ı kendince mazur görülebilir. Ancak kendi başına masumhane bir baş kaldırış olarak başlayan bu döngü, diş hastalarına kabus dolu geceler ve ağrıyan diş yüzünden çekilmez günler, yani "hayat kalitesinde büyük bir düşüş" olarak geri dönmektedir.
DİŞ ABSESİ NEDİR? - DİŞ ABSESİ VÜCUTTA NELERE SEBEP OLUR?

Diş Absesi; dışarıdan görünüş.

"DİŞ ABSESİ"; "genellikle" yukarıda anlatılan "diş çürümesi süreci" sonucunda oluşan hastalıktır. Diş enfeksiyonu gelişmeye başlamasını takip eden birkaç gün içerisinde, diş filmi (X-Ray Röntgenografi) üzerinde bulgu vermeye başlar.


Diş Apsesi; ağız içinden görünüş.

Diş kanalı içerisindeki sinir liflerinin ölmesi gerçekleşse ve diş ağrısı dinmiş olsa bile, oluşan bu diş apsesi yok olmuş anlamına gelmez. Sadece ağrısı hissedilmez/azalmış haldedir. Oysa hâla vücut içerisinde bir enfeksiyon odağı, mikrop yuvası olarak varlığını sürdürmektedir. Zaman içinde, diş kanalı içerisindeki bu ölü doku ve mikrop karışımı, diş kökünün ucunu eriterek açtığı delikten dışarıya akmaya başlar. Bu aşamada, diş filmi üzerinde verdiği bulgular da değişiklik gösterir ve diş hekimi'nin hastalığın evresi hakkında net bilgi edinmesi bu diş filmi ile mümkün olur.


Diş Absesi enfeksiyonu, yüz tarafından deri açılımı ile dışarıya drene olmuş.

Aşağıdaki resimde paylaşılan diş filmi üzerinde, dişin kök ucunu delerek, dişin dışına, çene kemiğinin içine akmaya başlamış iltihap'ın varlığı net bir şekilde görülebilir.


Diş Absesi; diş kökünü çene kemiği içine doğru delerek akmaya başlamış.

Diş içerisinden dışarıya çıkan bu iltihap odağı - mikrop yuvası ölü yumuşak doku artığı, artık çene kemiği nahiyesine yerleşip diş absesi formunu aldığında, bu sefer çene kemiği ve çevre yumuşak doku sinirlerini uyararak şiddeli diş ağrısı yapmaya başlar. Bu aşamada, dişte sıcak-soğuk hassasiyetinden ziyade, ön planda dişe yapılan bası durumlarında dişte ağrı (yemek yerken çiğnemede, veya el ile dişin üzerine direkt bastırılması hâlinde gibi...) oluşması ön plandadır.

Bu aşamadan sonra, keşke en önemli sonuç "diş ağrısı" olarak kalsa. Ancak, hadisenin bundan sonrası çok daha çetrefilli bir gidişata meyleder. Çene kemiği ve diş çevresindeki yumuşak doku içerisine birikmeye başlayan, kökeni başlantıçta diş kökü - diş kanalı içerisi kaynaklı bu enfeksiyon, artık kendi mezarı içerisinden çıkarak çevreye saldırmaya başlamış bir zombi gibidir. Vücudun içerisinde direkt mikrop üreten bir fabrika işlevine bürünmüştür. Başlangıçta sadece kendine zararı olan bu mikrop odağı, bu aşamada, çene ve dişlerin içinde/çevresinde bulunan zengin damar ağı sayesinde, artık tüm vücut sathında etkili olabilir. Kan damarları içerisine süzülen bu mikroplar, vücuttaki herhangi bir yere gidebilme ve orada da hastalık yapabilme özgürlüğüne kavuşmuş olurlar.

Antibiyotiklerin ve modern diş hekimliği cerrahisinin olmadığı çağlarda (yani daha bir yüz yıl öncesinde bile), diş absesi, insanların ölüm nedenleri arasında önde gelen sebeplerdendi!

Özellikle üst ön kesici dişlerin tedavi edilmemiş abse'si durumlarında; oluşan enfeksiyon beyin'e yayılarak ölümcül bir şekle bürünebilir! Kavernöz Sinüs Trombozu (Cavernous Sinus Trombosis) sayfamda daha detayalıca anlattığım üzere (daha anlatmadım ama anlatıcam), basit(?) bir diş absesi yüzünden ölümcül bir tıbbi durum ile karşılaşmak ne yazık ki mümkündür.

Diş absesi kaynaklı diğer bir ölümcül hastalık; Ludwig Anjini'dir (Ludwig's Angina). Bu enfeksiyon, alt çene dişlerinden birinin absesi sonucunda meydana gelebilir. En önemli semptomu diş altında - çenede ve boyunda şişme-ödem'dir. Şişme o kadar fazla olabilir ki, hasta nefes almakta zorlanmaya başlar. Modern diş hekimliği çağının başlangıcı öncesinde, bu enfeksiyon, fazla miktarlarda şeker satın alabilmeye maddi gücü olan (dolayısı ile dişleri kolaylıkla çürüyen) zengin üst sınıf toplum kesimi arasında sık görülen ölüm sebepleri arasında gelmekteydi.
Diş Absesi, x-ray radyografik film.
Kanal tedavisi esnasında.
Kanal tedavisi bitmis hâli.
DİŞ ABSESİ NASIL TEDAVİ EDİLİR? - DİŞ KANAL TEDAVİSİ
Kanal Tedavisininin yapılma ânında çekilmiş diş röntgen filmi.

İnsanlığın geçmiş çağları boyunca, bu tip diş enfeksiyonları ile baş etmenin tek yolu, enfeksiyonun kaynağı olan dişin sökülüp atılması, yani diş çekimi idi. Anestezi olarak en iyi ihtimalle (varsa) alkol'un kullanıldığı bu diş çekimi girişimlerinde, amaç; mümkün olan en direkt ve hızlı şekilde dişi kemik içinde gömülü olduğu eklem yerinden koparıp almaktı. Bu şartlarda gerçekleştirilen işlem çoğunlukla diş kökünün kırılarak kemik içine gömülü şekilde kalması ile sonuçlansa da, yani; dişin çekilme amacı (iltihaplı diş kökünden kurtulmak) tam olarak gerçekleştirilemese de, diş kökü içindeki iltihap için en azından ağız içine akmasının sağlanabileceği bir delik açılmış olduğundan, hastanın hayatının kurtulması yine de sağlanabiliyordu.

Günümüzde; diş kökü iltihaplı ve/veya diş absesi bulunan dişin çekilmesi, diş ağrısının hızlıca geçirilebilmesi için hâla geçerli bir metod olarak kullanılabilir. Kanal tedavisine göre daha hızlıca (ağrının geçirilebilmesi adına, sadece yarım saat kadar daha hızlı :) ) ve ne yazik ki günümüz ekonomik şartları için tercih edilmesinde asıl geçerli sebep olan "daha ucuz" olması nedenleriyle, bazı "bilmeyen" insanlar tarafından ilk tercih edilecek tedavi olarak düşünülebilir.

Oysa, nasıl ki iltihaplı olan başka bir organımızı, örneğin bir parmağımızı, kesip atmıyorsak, enfeksiyonlu diş kökü durumunda, ya da diş absesi gelişmesi hâlinde, bir dişi direk çekerek sorunu kestirip atmak yaklaşımı, tam bir diş hekimliği felaketi/skandalı'dır.

En ağrılı, en kötü şekilde iltihaplı ve/veya diş absesi gelişmiş dişler bile, günümüzde diş kök-kanal tedavisi uygulaması ile rahatlıkla kurtarılıp, ömür boyu kullanılmaya devam edilebilmektedirler.

Ne de olsa, dişler çekildikten sonra, yerlerine yenisi çıkmamaktadır! Doğru-düzgün tedavisi yapılmış bir diş, ömrünüzün geri kalanı boyunca size aynı daha önce hiç bir sorun çıkartmamış diğer dişleriniz gibi sadık ve sorunsuz bir şekilde hizmet etmeye devam edecektir. :)

Kanal tedavisinin ayrıntılarına geçmeden, önce insanların kafasında daha "kanal..." derken zınn-zıın çınlamaya başlayan, "kanal tedavisi ve tedavi sırasında çekilen(?) ağrı" mevzusuna bir açıklık getirelim :

Diş Kanal Tedavisi AĞRILI MIDIR?
Ağrısız Kanal Tedavisi nasıl olur?

"Diş kanal tedavisi" bahsi, pek çok insanın zihninde korkunç görüntüler oluşması için yeterli bir tabirdir. Kanal tedavisinin ne kadar ağrılı olduğu, dolgunun tek başına yeterli olacağı(!?), kanal tedavisinin çok pahalı(!?) olduğu, diş kanal tedavisi uygulamasının çok zor olduğu vs...vs.. ile ilgili korkunç hikayeler ortalıkta dolaşmaktadır...
Eğer siz de böyle düşünenlerdenseniz... Tekrar düşünün!
EVET; "BAZI" diş kanal tedavisi uygulamaları sırasında ağrı hissedildiği "NADİREN" olur, ve evet; bazı kanal tedavisi cerrahi uygulamaları sırasında zorluklar mevcuttur.
ANCAK; ağrı hissedilmesi ve zorluk arzeden kanal tedavisi cerrahisi ORANI, hiç ağrısız geçen - hiçbir zorluk yaşanmayan diş kanal tedavisi oranının yanında ihmal edilebilir derecede azdır!
Diş kanal tedavisi cerrahi uygulamalarının büyük çoğunluğu tamamen ağrısız olmaktadır, eğer dişe lokal anestetik uygulayarak uyuşturmak için yapılan müdahale sırasında oluşan "hafif" ve geçici rahatsızlık hissi de kanal tedavisi ağrısı(?)na dahil edilse bile; sizi kanal tedavisi için diş hekiminize gelmek durumunda bırakan şiddetli diş ağrısı ve/veya yaşadığınız çiğneme problemleri, estetik diş problemleri, olası sindirim problemleri, yarattığı baş ağrısından tutun da moral bozukluğuna kadar çektiklerinizin yanında, bir dişe kök-kanal tedavisi uygulanması, ağrıyı/derdi-tasayı bırakın, büyük bir zevk olarak bile düşünülebilir. :)
Nitekim, diş hekimi koltuğunda oturduğunuz kısa süre içerisinde, katlanılmaz diş ağrısından ve vücudunuzda sizinle birlikte taşımak zorunda kaldığınız aktif bir enfeksiyon odağından (belki de diş absesi formuna gelmiş ve/veya gelmek üzere de olabilir)  kalıcı olarak kurtulmak için, katlanılması gereken ufak bir bedel olarak düşünüldüğünde, diş kanal tedavisi uygulamasının varlığı/şansı, sizin için bir dert değil büyük bir fırsattır.
Kanal tedavisi "sırasında" genel olarak "sıfır ağrı" hissedilir.

Bu konu ile ilgili söz konusu edilebilecek yegane ağrı (tedaviye gelmenize sebep olan şiddetli diş ağrısı dışında), kanal tedavisi uygulaması bittikten birkaç saat sonra, uygulanan lokal anestetik maddenin etkisinin geçmesine müteakip hissedilmeye başlanan, birkaç gün içerisinde tamamen son bulmak üzere hafif bir sızı şeklinde sürebilen, yapılan diş kanalı cerrahi müdahalesi sırasındaki tıbbi manipülasyonlara bağlı gelişen geçici ağrıdır. Bu ağrının şiddeti de, diğer bir cerrahi müdahale sayılabilecek "diş çekimi" ertesinde hissedilen minimal ağrıya göre "bile" çok daha usturuplu-hafif seviyelerdedir.


DİŞ KANAL TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Diş hekimi, diş kanal tedavisine başladığında, en başta hastasını ağız içerisinde ilgili diş tarafından hiç bir şey hissetmeyeceği şekilde güzelce uyuşturur. Kullanılan lokal anestetik maddenin cinsi ve diş hekimi tarafından uygulanma tarzına göre, bırakın kanal tedavisi sırasında ağrı hissetmeyi, o anda çenenin o tarafındaki dişlerin tamamı sökülüp alınsa, hasta bunu yine de hissetmeyecektir. Bu şekilde dramatik bir açıklama ile, artık şu "kanal tedavisi sırasında ağrı hissetme" bahsini sonsuza kadar tarihin bir daha açılmamasını temenni ettiğimiz sayfalarına gömdükten sonra, işlemin diğer ayrıntılarına geçelim :

Eğer, kanal tedavisi gerekliliğini yaratan diş üzerindeki çürük veya başka türlü bir herhangibir hasarlanma (diş çatlağı, diş kırığı, diş kopması, diş parçalanması sayfama bakınız...), diş eti hizasının üstünde kalıyor, yâni DİŞ'İN BOYUN KISMI ÜZERİNDE ise; üzerinde cerrahi operasyon planlanan diş öncelikle ağız içindeki diğer oluşumlardan özenle izole edilir. Bu şekilde, diş operasyonu sırasında kullanılacak cerrahi materyal ile diğer/normal ağız dokusunun teması minimalize ediler, ve mümkün olduğunca temiz-steril bir çalışma ortamı yaratılmış olunur.

Diş kökü kanal tedavisi temel aşamaları :
1. Dişi aç
2. Kanalı temizle
3. Dişi kapat

Bu adımdan sonra, dental pulpa'ya yapılacak girişime başlanabilir. Önce, diş hekimi, dişin üzerinden tam altında diş sinirini bulmayı umduğu bir noktadan mine tabakasında ufak bir delik açar. Ön dişlerde bu delik dişin arka kısmıdan, yani dişin dile bakan kısmından açılır ki, dışarıdan görülebilecek ve dolayısı ile estetik açıdan sorun yaratabilecek bir diş skarı noktası oluşturulmasın. Neyse efenim, açılan bu ufak delik, diş kanalına ulaştığında, eğer enfeksiyon akut aşamada ve diş kanalı içi iltihap oluşumu ile sıkışık bir şekilde dolu ise, bulunduğu dar ortamda yüksek basınçlara ulaşarak patlamaya hazır bomba kıvamına gelmiş mikrop-ölü doku karışımı (irin), bir anda fışkırarak dışarıya "pörtler" (Böyle bol bol tıbbi terim kullanıyorum ki, okuyanlara beni olduğumdan daha da bilgili göstersin. "Pörtlemek" gibi...). Daha o saniye, hasta (uyuşturulmuş olmasına rağmen) bir rahatlama hisseder. Hasta için, o andan itibaren işin zor kısmı çoktan bitmiştir. Diş hekiminin işi ise yeni başlamaktadır...

Diş kanalına ulaşılması akabinde, içerideki oluşumların temizlenmesi aşaması gelir. Her bir kanal içerisine (artık o dişte kaç kanal varsa, ki sayıları 1 ila 3-4 arasında değişiklik gösterebilir) ölü doku artıklarını temizleme amacıyla, ince uzun temizleme aparatları sokulur (ya, o aparatın ismini biliyorum ben, istersen yazabilirim buraya da, sen ne yapacaksın güzel kardeşim? Gereksiz bilgi vermeyeyim diye uğraşıyorum burada...) ve nazik yukarı-aşağı hareketler ile, diş kanalının içinde kalan iltihap odağı /irin tamamen dışarıya boşaltılarak diş kanalı içi temizlenir. Doğal olarak bu sırada dişin içerisinde artık işlevsiz hâle gelmiş ve sorun çıkartmaktan başka işe yaramayan yumuşak doku + damar/sinir ağı da dişin dışarısına çıkartılır. Diş kanalının içi tamamen düz ve temiz bir hâle getirildikten sonra dezenfektan madde ile yıkanan diş kanalı içi, sterilizasyon ve kimyasal nötralizasyon işlemine tâbi tutulur.

Sonuçta, dişin kanalının içi tamamen temizlendikten sonra, iyice kurutulur. Akabinde, her bir kanalın içi, en ufak bir boşluk kalmayarak kanal hacmini tamamen dolduracak, bu iş için özel üretilmiş aparatlar ile tıkanır. Bu aşama, ağız içerisi ile diş kökü arasında en azından su-sızdırmazlık seviyesinde bir bariyer oluşturabilmek için elzemdir.

Buraya kadar anlatılan aşamalar, gerçek hayatta, diş kanallarının, bu konuyu anlatmak için kullandığımız diyagramlardaki gibi düz birer boru şekline olmaması nedeniyle, oldukça karmaşık hâle gelebilir! Çünkü "genellikle", bir diş kanalı, yukarıdan aşağıya uzanan dümdüz ufak bir kuyucuk olmaktan çok uzak, kendi içinde pek çok dallanmaları, yön değiştirmeleri, aşağı yukarı sağa sola eğimlenmeleri, olmadık yerden olmadık açılanmalarla bizlere adeta şov yapan, neredeyse bir ağaç kökü karmaşıklığında doğal mikro tüneller şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Diş hekiminin görevi, bu komplike bulmacayı çözerek, labirentin ucundaki ödüle ulaşmaya çalışan cengaver misali, hiçbir ayrıntıyı atlamadan, dişin içinin tamamen temizlendiğinden ve doldurulduğundan emin olmaktır.

Her konuda olduğu gibi, bu konuda da işi yapanın ehliyeti, ehemmiyetinin garantisidir. (Bu cümleyi ben de sevdim, evet ilginç oldu.)

Diş Kanalını gerektiği şekilde temizlediğine, hiç bir anatomik varyasyonu atlamadan tamamen sterilize edip, kanal boşluğunu su sızdırmazlık derecesinde izole-obstrukte ettiğine kanaat getiren diş hekimi, artık dişin içinde oluşturduğu çürüğün temizlenmesinden artakalan üst kısmının boşluğunu da normal diş dolgusu prosedürü algoritmasında tamir eder. Bu aşama ile ilgili bilgileri; Diş Hekimliği Rehberimin ---> Diş Dolgu Tedavisi kısmında bulabilirsiniz.


Kanal Tedavisi'nin bitmiş hâli.
Kanalların içi temizlenmesi akabinde doldurularak,
dolgu veya protez ile kapatılacak hâle getirilmiş.

Bazen, dişin üst kısmındaki çürük ya da travma nedenli erezyon, artık dolgu ile onarılamayacak derecede büyük olabilir. Bu gibi durumlarda, dişin kullanılabilmesine devam etmek için, üzerine protez diş kaplaması yapılması gerekir. Bu aşama ile bilgileri; Diş Hekimliği Rehberimin ---> Zirkon - Porselen Protez Diş Kaplaması kısmında bulabilirsiniz.

Şimdi önemli bir ayrıntı; Diş Pulpası ölümü enfeksiyon nedeni ile gerçekleştikten sonra, aslında "yaşayan/canlı" bir organ olduğu dolayısı ile onun da beslenmeye ihtiyacı olduğu bilinmeyen ya da unutulan/ihmal edilen diş'in, beslenme-onarım = hayatta kalma donanımı işlevsiz hâle gelmiş demektir !!!

Kanal tedavisi yapılsın ya da yapılmamış olsun, diş pulpası işlevsizleşmiş bir diş, artık ölü bir diştir !

Bu demek değildir ki, pulpa öldükten sonra, diş kısa süre içerisinde kullanılmaz hâle gelir, büzüşür, ağız içinde düşer ve dökülür. Hayır. Pulpası ölen diş, sadece artık kendini yenileyemez olur, ancak vücuttaki en sert kemik materyalden yapılı olması, ennihayetinde onun daha pek çok insan ömrü zamanınca varlığını sürdürebilmesine yeter dirayette kalmasını sağlar. ANCAK; üzerinde kendisini içeriye doğru kemiren bir çürük odağı ve/veya pulpasında içten-dışa kendisini yiyip bitiren bir enfeksiyonu varken, tabii ki böyle bir şansı yoktur.

Diş hekimi tarafından çürüğü temizlenip, kanal içerisindeki enfeksiyonu diş kanal tedavisi ile geçirilmiş bir diş, başına başka bir iş gelmediği takdirde, insan ömrünün geri kalanında ağız içerisindeki görevini yerine getirmeye devam edebilir. Edebilir diyorum, çünkü; ennihayetinde, örneğin; çiğneme işlevi sırasında taşımaya memur oldukları yüzlerce kiloluk basınçlara maruziyet gibi daha zor şartlarda "çalışan" azı dişlerimiz, kendilerini destekleyen/besleyen pulpaları olmadan, çok daha çabuk "koyvermekte" ve geçen zaman içerisinde daha kırılgan hâle gelebilmektedirler.

Bu sebeple; tüm arka dişler (molar ve premolar), kanal tedavisi uygulaması akabinde, daha uzun yıllar varlıklarını ve işlevlerini sürdürebilmeleri adına, mutlaka Protez Diş Kaplaması ile korunma altına alınmalıdırlar !!!


"Diş Hekimliğinde Kanal Tedavisi (Endodonti)" ile ilgili daha fazla bilgi almak için,
lütfen "iletişim ve ulaşım" linkimiz aracılığı ile bize danışınız.
"SİNCAN DİŞ DOKTORU Sitesindeki bilgiler destek amaçlıdır. Diş Hekimi'nin hastasını diş hekimliği hastalıklarını teşhis için muayenesinin ve diş tedavileri uygulamalarının yerine geçmez ! "
İçeriğe dön